Yaptığımız eğitimlerde, eğitime katılanlara sıkça söylediğim cümlelerden birisi de şu olsa gerek; “ İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri ile ilgili Yönetmeliği sınavdan önce bir kez okuyun ama herhangi bir işe başlamadan önce 5 (beş) kez okuyun!”

Mustafa Yazıcı

Şantiyedeki konteynır içindeki dolap kapağında Yönetmelikle ilgili kısımların 12 puntoluk bir çıktısı vardı ve çalışma ortamına çıkmadan önce onun önünde durur, bir göz atıp öyle sahaya çıkardım!”. Evet, gerçekten de yaptığım bu idi.
Yazının başlangıcında, konu ile ilgili mevzuatın bazı bölümlerine bir göz atmakta fayda görüyorum.
6331 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU  (RG 30/6/2012, 28339)
İşverenin genel yükümlülüğü MADDE 4 – (1) İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;
a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
 b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.
(2) İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
Her şeyden önce Kanunun 4.maddesi ezbere bilinmelidir. Eğitimlerde burada geçen cümleleri başlığından bağımsız olarak sunup (örneğin b bendinde geçen cümleyi), “Bu İş Güvenliği Uzmanının yükümlülüğü, değil mi?” diye sorduğumda, maalesef birçok katılımcıdan gelen cevabın “evet” olduğuna şahit oldum! Bu durum, uzman olarak görev yapacak/yapan kişilerin İşverenin yükümlülüğünü bir nevi üstlenmeleri anlamına gelir ki her hangi bir iş kazasında çok zor durumlara düşülebilinir.
Görev yaptığım inşaat işinde görevli Şantiye Şefi, “Hocam, biz şu baret takma işini bir türlü halledemedik, siz de sahada gezerken baretsiz çalışanları fotoğraf çekerek tespit edip bize bildirseniz…” gibilerinden bir talepte bulunduğunu, “…bu sizin göreviniz, eğer bunu yapmak istiyorsanız herhangi bir personelinizi görevlendirebilirsiniz...” şeklinde bir cevap verdiğimi ve konu üzerinde de konuştuğumuzu hatırlıyorum. Her şeyden önce de KKD lar ile tedbirin en son sırada yer aldığını, kaynağında ve ortamda tedbirlerin alınmasına ağırlık verilmesi gerektiğini hatırlattım. Bu gibi durumlarda tabi ki karşı taraftan da tepki niteliğinde sorular da gelmişti. Örneğin:” Siz İş Güvenliği Uzmanı değil misiniz, baret takmayanlara kayıtsız mı kalacaksınız?” vb. Peki, böyle bir soru karşısında ne yapmamız gerekir? Şimdi tekrar İSG Kanununa dönelim, madde 4 ü unutmayarak, madde 8 de neler yazdığına kısaca bakalım;
İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları MADDE 8 – (1) İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür.
(2) (Değişik: 4/4/2015-6645/1 md.) İşverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler ve işverene yazılı olarak bildirir. Eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesinden, tedbir ve tavsiyelerin yerine getirilmesinden işveren sorumludur.
Burada da açıkça yazdığı gibi Uzmanın görevi, ilgili eksiklik ve aksaklıkları belirleyip işverene yazılı olarak bildirmektir. Bunların düzeltilmesinden ise İşveren sorumludur.
Bunu pratiğe uyguladığımızda, şantiye şefinin bizden talep ettiği fotoğrafları bizler çekmeli miyiz? Böyle bir durumla karşılaştığımızda sırtımızı dönüp görmemezlikten mi gelmeliyiz? Bana göre ikisini de yapmamalıyız. Her şeyden önce çalışanlarla ilgili bizlerin bir tasarrufu olamaz! Çalışma ortamının genel fotoğraflanmasının dışında, kişilerin fotoğraflanmasını pek tavsiye edemem ve bunu da uygun görmedim. Her şeyden önce, o işyerinde artık adınız İş Güvenliği Uzmanı olmaktan çıkacaktır, “patronun gammazı yine geldi” şeklinde anılmaya başlanılacaksınızdır. İşçiler çok iyi gözlemcidirler ve bizleri de gözlemlerler. Ayrıca, sadece baret ile ilgilenilmesi durumunda da size bir ad konulacaktır, “Baretçi başı”!..Peki, siz ne yaptınız diye soracak olursanız, böyle bir olay ile karşılaştığımda baretsiz işçilerin fotoğrafını çekmedim ama durumu asıl işverene yazılı olarak bildirdim. Metnin içeriği ise kabaca; “…tarihli İşyeri ziyaretimde, … lokasyonda…alt işverene bağlı olarak çalışan toplam…elemandan..ı nın KKD kullanmadığı görülmüştür. İlgili alt işverenin uyarılarak personeline KKD kullandırmasının temini arz ederim. Ad, soy ad, saat, tarih ve imza.” idi. Bunun yanı sıra, konu ile ilgili eğitimin tekrarlanması, İşbaşı konuşmalarının (Safety Talks/Tool box) yapılması da yine İş Güvenliği Uzmanı tarafından yapılabilecek işlerdendir.
Burada şunu hatırlatmak isterim ki bu sadece benim görüşüm, elbette ki farklı görüşler/öneriler ve uygulamalar da yapılıyordur. Önemli olan, görev yaparken ilgili mevzuatın sürekli olarak göz önünde bulundurulmasıdır. Bu konudaki Yönetmeliğe de kısaca bir göz atacak olur isek;
İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARININ GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK VE EĞİTİMLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK  (RG 29.12.2012, 28512)
İş güvenliği uzmanlarının görevleri MADDE 9 – (1) İş güvenliği uzmanları, aşağıda belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür:
a) Rehberlik;
1) İşyerinde yapılan çalışmalar ve yapılacak değişikliklerle ilgili olarak tasarım, makine ve diğer teçhizatın durumu, bakımı, seçimi ve kullanılan maddeler de dâhil olmak üzere işin planlanması, organizasyonu ve uygulanması, kişisel koruyucu donanımların seçimi, temini, kullanımı, bakımı, muhafazası ve test edilmesi konularının, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına ve genel iş güvenliği kurallarına uygun olarak sürdürülmesini sağlamak için işverene önerilerde bulunmak.

b) Risk değerlendirmesi;
1) İş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapılmasıyla ilgili çalışmalara ve uygulanmasına katılmak, risk değerlendirmesi sonucunda alınması gereken sağlık ve güvenlik önlemleri konusunda işverene önerilerde bulunmak ve takibini yapmak.

c) Çalışma ortamı gözetimi;
1) Çalışma ortamının gözetiminin yapılması, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı gereği yapılması gereken periyodik bakım, kontrol ve ölçümleri planlamak ve uygulamalarını kontrol etmek.
ç) Eğitim, bilgilendirme ve kayıt;
1) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin ilgili mevzuata uygun olarak planlanması konusunda çalışma yaparak işverenin onayına sunmak ve uygulamalarını yapmak veya kontrol etmek.

Maddelerdeki detaya inmeden kısaca söyleyecek olur isek, görevimizde ön plana çıkan hususlar; “önerilerde bulunmak ve kontrol etmek” ten ibarettir. Bazı maddelerde ise; “katılım sağlamak” -Risk Değerlendirmesinde olduğu gibi, ya da bazı konularda eğitim vermek vb.
Maalesef bazı konularda her işi “Uzmanın Görevi “olarak algılayanlar (bilhassa işverenler) ve uygulayanlar (İş Güvenliği Uzmanları) olduğunu duyuyoruz, görüyoruz.
“Risk Değerlendirmesini kim yapar?, İşyerindeki Teknik Eğitimleri kim verir?, Acil Durum Planını kim hazırlar?” şeklindeki soruların cevapları “İş Güvenliği Uzmanı” olmamalıdır!..
Eğitimlerde söylediğim, “her işi ben yaparım abi, abla olmayın!” sözünün nedeni, işte bu yüzdendir.
Bu yönetmelikte takıldığım bir noktayı da burada paylaşmak istiyorum. Önce bu 11.maddenin 1.bendine bir göz atalım;
İş güvenliği uzmanlarının yükümlülükleri MADDE 11 – (1) İş güvenliği uzmanları, bu Yönetmelikte belirtilen görevlerini yaparken, işin normal akışını mümkün olduğu kadar aksatmamak ve verimli bir çalışma ortamının sağlanmasına katkıda bulunmak, işverenin ve işyerinin meslek sırları, ekonomik ve ticari durumları ile ilgili bilgileri gizli tutmakla yükümlüdürler.
Burada geçen; “ …işin normal akışını mümkün olduğu kadar aksatmamak…” ibaresi, Kanun da yer almazken Yönetmelikte yer alması ve sanki İş güvenliği uzmanlarının işverenin işlerini aksatan kişiler olarak algılanmasına neden olmaktadır! Doğrusunu söylemek gerekirse bu ibare beni incitmektedir. Adı üzerinde, İşveren. İşveren gerekirse/gerek görürse çalışmakta olduğu uzmanla da sözleşmesini feshedebilir. Uzmanın çalışma sürelerinden tutun, eğitim sürelerine kadar yapacağı her aktivite mevzuatla düzenlenmiştir. Uzman da işini süresinde bitirmek ister, onun da vakti kıymetlidir.

Tabi ki aynı hakka (yani işvereni seçme/ayrılma) uzman da sahiptir. Uzman da o iş yerinde görevini mevzuata uygun şekilde yapamayacağını gördüğü anda o işyerinden ayrılabilir, ayrılmalıdır. Görev yaptığım bir işyerinde böyle bir durum ile karşılaşmış ve o iş yeri ile Uzmanlık Anlaşmasının feshini istemiştim. Sorun, işyerindeki tüm kimyasalların envanterinin tarafıma verilmemesi idi. Yönetmeliğin 10.maddesi, 1.maddesi c bendine bakacak olur isek;
İş güvenliği uzmanlarının yetkileri MADDE 10 – (1) c) Görevi gereği işyerinin bütün bölümlerinde iş sağlığı ve güvenliği konusunda inceleme ve araştırma yapmak, gerekli bilgi ve belgelere ulaşmak ve çalışanlarla görüşmek.
şeklinde ibarenin olduğu görülecektir. İşyerinde olan ama tarafıma bildirilmeyen kimyasalların olduğu bir işyerinde, ben nasıl görev yapıp işyerinde alınacak güvenlik önlemleri hakkında öneriler yapabilecektim ki? Ayrıca, bu bir güven sorunudur da! Sonuç olarak, durumu çalıştığım kuruma (Risk MED) hemen bildirdim ve bu firma ile yapılan sözleşme de derhal feshedildi.

İş Güvenliği Uzmanlarının Görev ve Sorumluluklarının Yürütülmesi ile ilgili Araştırma Raporu (ILO-ÇSGB, Temmuz 2017, Ankara)
 
4141’i İş güvenliği uzmanı ve 192’si İşyeri hekimi olmak üzere, toplam 4322 İSG profesyoneli ankete katılmış ve sonuçta bu bir rapor haline getirilmiştir. Bazı sayfalarına bakacak olursak;

-Mesleğe ve Mevzuata Bakış:
. Katılımcıların %80'i iş güvenliği uzmanlarının görev ve sorumluluklarını "işyerinde rehberlik ve danışmanlık yapmak" olarak tanımlamaktadır. Katılımcıların çoğu görev ve sorumlulukları bakımından bütüncül bir algıya sahiptir. Mesleğin olumsuz bulunan yönleri sorulduğunda sırasıyla "konuyla ilgili tarafların ilgisizliği", "mevzuatın uygulanmasında yaşanan zorluklar", "mesleki bağımsızlığın zayıf olması ya da olmaması", "ücretlerin yetersizliği", “yargı sürecinde yaşanan zorluklar”, "iş güvencesinin olmaması" ve "stresli çalışma ortamı" sayılmaktadır. (sh.12)
-Tarafların Birbirine Bakışı ve İşbirliği:
. İşveren tarafından İSG yatırımlarının ek veya gereksiz maliyet olarak görülmesi
. İşverenlerin, risk değerlendirmesi konusunda (risk değerlendirmesi sonuçlarına göre) etkin bir uygulama yapmak yerine sadece yasal yükümlülüğünü yerine getirmeye eğilimli olması  
. İşverenlerin, çalışanların İSG eğitimi konusunda iyi kalitede eğitim sunmak yerine sadece yasal yükümlülüğünü yerine getirmeye eğilimli olması  
. Çalışanların İSG konusundaki tedbirlere uymaktaki kayıtsızlığı/ihmalleri (sh.14-15)
-Mesleki Bağımsızlık Algısı:
. Katılımcıların toplam 64%’ü kendilerini ya “tamamen bağımlı” ya da “bağımlı” olarak nitelemektedir. Daha detaya inildiğinde, iş güvenliği uzmanlarının 90%’ı ücretlerini işverenden almalarının çalışmalarını olumsuz yönde etkilediği görüşünü savunmakta olduğu görülmektedir. Katılımcıların 67%’si ekonomik bağımsızlığın sağlanması için ücretlerinin devlet tarafından ödenmesi gerektiğini düşünürken, bunun ortak bir fondan yapılması gerektiğine inananların oranı %33’tür. (sh.16)
Sahada görev yapanlardan alınan bilgiler ile sonuçta böyle bir Rapor ortaya çıkarılmıştır. Dolayısı ile bu rapordan (daha doğrusu, sizlerin ifade ettiklerinizden) faydalanarak her şeyden önce devlet tarafından gerekli düzenlemeler yapılmalı, uygulanmalı ve denetlenmelidir.
Burada bir hususa da değinmek isterim. Genelde daha çok olumsuz örneklerden yola çıkılarak bir şeyler yazılıp çiziliyor. Eğitimlerde kendim de olumsuz örneklerden bolca bahsediyorum. Bu demek değildir ki hiç olumlu bir şeyler yapılmıyor. Şahit olduğum öyle işyerleri var ki, ramak kala (near miss) olaylarda dahi 3 İş güvenliği uzmanını görevlendirip Kaza Analizi yapan firmalarımız da var. Tabidir ki, alanında çok iyi yetişmiş, profesyonelce çalışan İş Güvenliği Uzmanlarımız da.
Son olarak, görevlerimizi bize verilen yetkiler çerçevesinde hakkını vererek doğru bir şekilde yaptığımız taktirde korkacak bir durum da olmayacaktır!
Mevzuata uygun çalışın, sağlıcakla kalın.

Mustafa YAZICI, A Sınıfı İSG Uzmanı ve Eğiticisi
------------------------------------------------------
KAYNAKÇA:
-6331 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU  (RG 30/6/2012, 28339)
-İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARININ GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK VE EĞİTİMLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK  (RG 29.12.2012, 28512)
-İş Güvenliği Uzmanlarının Görev ve Sorumluluklarının Yürütülmesi ile ilgili Araştırma Raporu (ILO-ÇSGB, Temmuz 2017, Ankara